Aile Bakanı Sayan Kaya'ya 2. açık mektup

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 24 Haziran 2016 00:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Aile Bakanı Sayan Kaya'ya 2. açık mektup

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Sayın; Dr. Fatma Betül SAYAN KAYA'ya 2. Açık Mektup
"Konu komşuya rezil olmadan, şu meseleyi Aile içinde çözelim artık."

Sayın Bakanımız;
Bizler, Bakanlığınızda çeşitli unvanlarda çalışan mağdur memurlar olarak, geçen hafta 15 Haziran 2016 tarihi itibariyle şahsınıza açık mektup yazmış ve mağduriyetimizi arz ederek, "Yarın çok geç, Hakkımızı bugün istiyoruz." demiştik.

Muhtemelen sesimizi sizlere ulaştıramadık,
Sesimizi ulaştıramadık, çünkü Hürriyet Gazetesine reklam veremedik!
Sesimizi ulaştıramadık, çünkü NTV kanalına da reklam veremedik!
Reklam veremedik diyorum, çünkü ulusal basına reklam için verebileceğimiz ne bir paramız vardı ne de sponsorumuz vardı.
Reklam veremediğimiz gibi haber de olamadık!
Bizler kendi yağıyla kavrulan memurlar olarak, ancak ve ancak her daim yanımızda yer alan, "geyik muhabbetinin" değil, "hukuk kurallarının" konuşulduğu MEMURLAR NET sitesinde, bu açık mektubumuzu yayımlattırabildik. Söz konusu mektubumuzu yayımladığı için, Memurlar Net'in sayın editör ve yöneticilerine ayrıca bu hususta emeği geçen arkadaşlara bu vesile ile TEŞEKKÜR EDİYORUZ.
Sesimiz ulaşmış olsa idi, Sizlerden bir açıklama duyardık, maalesef duyamadık.
Sesimiz sizlere ulaşmadığı için lütfen üzülmeyiniz, çünkü sesimizin ulaştığı bir yer oldu.
Açık mektubu okuyarak harekete geçen, yetkili sendika olan başkanı, Bakanlık Müsteşarımız Sayın; Ebubekir ŞAHİN beyi ziyaret ederek, konuyu gündeme almışlar ve biz fakirlere;
"yerleştirme süreciyle ilgili takvimin bir hafta içerisinde açıklanacağını ve sürecin başlatılacağını ." müjdesini vermişlerdir.

Biz mağdurlar, bu müjdeye sevinmiştik.

O kadar çok sevinmiştik ki, Oruçlunun, iftarın olmasına sevindiği gibi sevinmiştik.

Ama sevincimiz kursağımızda kaldı!

Neden mi?

Çünkü, 15 Hazirandan 23 Hazirana kadar tamı tamına 1 Hafta geçmesine rağmen, bakanlığımızdan ne bir tercih duyurusu yapıldı, ne de bir açıklama yapıldı.
Üzüldük, çok derinden üzüldük!
Üzüldük, kelimelerin ifade etmekte kifayetsiz kaldığı bir üzüntü ile üzüldük!
Bu kadar neden mi üzüldük?
Sanmayın ki, kariyer basamaklarını tırmanamadığımız için üzüldük. Hayır, üzüntümüzün kaynağı bu değildi.
Sebebini hemen açıklayayım.
Hani insan çok çalışmasına rağmen, hedeflediği bir noktaya varamaz ve elinde olmayan sebeplerden dolayı istemediği bir noktaya varır ya, işte o vardığı nokta, aslında hiç te istemediği bir noktadır ya, işte bundan dolayı üzüldük.
Yani demem o dur ki, bizlere verilen sözler tutulamamış ve hiç te istenmeyen bir durum ortaya çıkmıştır.
Belki şu sebepten dolayı, belki bu sebepten dolayı tercih işlemlerine başlanılamadı.

"Sebep önemli değil, netice önemlidir bizler için."

Bu ramazan gününde, bir kimsenin sözünün yerine getirilmemesi gibi bir durumla karşı karşıya kalmasını istemezdik doğrusu, ama maalesef böyle bir durumla karşı karşıya kalmış olmamızdır üzüntümüzün kaynağı.

Bizler "çıkmamış candan ümit kesilmez" misali yine bekliyoruz.

Son bir ümit de olsa, yine ümitle bekliyor insan, "Fakirin ekmeği ümittir" biliyorsunuz.

Bu defa, sayın bakanımıza ulaşabilir miyiz? diye bekliyoruz.
Bu defa, sesimizi duyurabilir miyiz? diye bekliyoruz.
Bu defa, sayın bakanımızdan bir açıklama duyabilir miyiz? diye bekliyoruz.
Bu defa, gerçekten tercih alma işlemi başlatılır mı? diye bekliyoruz.
Bu defa, hakkımız bekletilmeden verilir mi? diye bekliyoruz.
Beklememizi anlatabilmek için, kullanmış bulunduğumuz teşbih sanatını anlayamayacak arkadaşlara inatla bekliyoruz.
Beklemekten yorulsak da, yorulmadan bekliyoruz.

Bunun için; "Konu komşuya rezil olmadan, şu meseleyi Aile içinde çözelim artık." ve "Yarın çok geç, Hakkımızı bugün istiyoruz." Diyoruz.

Beklemesine bekliyoruz ya, bu belirsizliğin bizleri psikolojik olarak çok yıprattığını belirtmeden geçemiyoruz. İşte beklemekten psikolojisi yıpranan bir arkadaşımızın mesajını örnek olması için sizlere sunuyoruz:
"Çok saygıdeğer çok çok büyük çok çok değerli sahiplerimiz! Sizler kendilerini birşey zanneden bu küçücük memurların yorumlarına bakıp üzülmeyin.bunların hepsi benim gibi sizin ayakkabı paspaslarınız.istediğiniz zaman sınavlara göre atama yaparsınız.imza:
her zaman paspasınız olacak zavallı"

Hayır, tiyatro yapmadığımız gibi şaka da yapmıyoruz. Bu okuduklarınızın hepsi yaşadığımız hayatın ta gerçeği.

Biliyoruz, bizler kadar sizler de çok yoruluyorsunuz. Hem büyük bir aileye bakanlık yapıyorsunuz, hem de gittiğiniz yerlerde karşınıza hep aynı soru çıkıyor, ya mektupla yada şifahi olarak, "efendim, görevde yükselme sınavının tercihleri ne zaman alınacak?" bunun için tekrar diyoruz ki;

"Gelin, konu komşuya daha fazla rezil olmadan, şu meseleyi Aile içinde çözelim artık."

Değişen ve gelişen dünya şartlarına hazırlanmak için harcamamız gereken enerjimizi, "Geyik muhabbeti yapmadan", hiçbir kardeşimizi incitmeden, teşbihlerden yararlanarak, birikimlerimizi yoğurarak mektup yazmakta harcıyoruz.

Daha ne yapabiliriz ki?

Yılan hikayesine dönen bu sorunumuzu, tabiri caizse "Mısır'daki sağır sultan bile duydu" ve her gün bizlere soruyor, "Ne oldu sizin atamanız diye?"

Şimdi müsaadenizle bizler de, sizlere sormak istiyoruz.

Siz, bizim yerimizde olsaydınız, Mısır'daki sağır sultana ne cevap verirdiniz?

Sayın Bakanımız; Mısırdaki sağır sultana verebileceğimiz cevap olmayınca, bu mektubu kaleme aldık.

SİZLERDEN BEKLENTİMİZ, BU GÜNDEN İTİBAREN HİÇ BİR GECİKMEYE MAHAL VERMEKSİZİN, DERHAL TERCİH İŞLEMLERİNİ BAŞLATMA TALİMATI VERMENİZDİR. BU MÜJDEYİ BİZLERDEN ESİRGEMEYECEĞİNİZE İNANCIMIZI MUHAFAZA EDİYORUZ. BU YAPACAĞINIZ ÇALIŞMALARINIZDAN DOLAYI ŞİMDİDEN SİZLERE TEŞEKKÜR EDİYORUZ.
SAYGILARIMIZLA.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber